GAÜN İlahiyat Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleşen etkinlikte konuşmacı olarak katılan Yazar ve aile danışmanı Mine İzgi, fıtrî anne kavramının önemine değinerek şunları söyledi: “Fıtrî anneliğin, çocuğun da kendisinin de insan olduğunu unutmaz. Çocuğuna mükemmel anne olduğu ispatından çok insan olduğunu gösterir. İşte o zaman çocuk, mükemmel olmaya değil, insan olmaya çalışır. İnsan olarak yaptığı hatalarla nasıl baş edeceğini, nasıl çözeceğini, nasıl merhametli olacağını, nasıl eksiklerle baş edeceğini, nasıl duygularını kontrol edeceğin öğrenir. Zorluklarla karşılaştığı anlar karşısında nasıl direnç göstereceğini, düşse de tekrar nasıl kalkacağını, insan olmanın verdiği özgürlüğün nasıl daha güzel bir şey olduğunu öğrenmiş olur.”

Mine İzgi konuşmasının devamında; “Çocuğunu ilk kucağına aldığında, ‘tarif edilemez bir duygu’ diye tanımlanan annelikle tanışan kadın, ilk önce kendine bir bakar, nasıl bir duygudur acaba yaşadığı, söylendiği gibi tarif edilemiyor mu, kendisi ne hissediyor? Omuzlarına yüklenen ağır duygu yükünün altından yara almadan çıkması için kendini doğal sürece, fıtrî anneliğine bırakması gerekir. Yoksa bu duygu yükünden etkilenir ve ilk hatasını yapar. ‘Evet, ben de öyle düşünmeliyim!’ der, ama herkesin aynı olmasının mümkün olamayacağını unutur. Pembe ve mavi kurdelalarla süslenen bebek odasından, masal gibi bir duyguyla çıkmaya hazırlanır ve evde geçirdiği ilk günde tüm masalın buraya kadar olduğu gerçeğiyle yüz yüze gelir. Bütün dengeler değişmiştir. Öğrendiği şey, anneliğin ne kadar kutsal olduğu söylemidir” diyerek, bu söylemin doğru olduğunu algılanışın yanlış olduğunu belirtti.